İsrail'in iç ve dış gündeminde önemli bir yere sahip olan Abraham Anlaşmaları, bir kez daha uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin kapısını aralıyor. İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, önümüzdeki günlerde ABD’ye gerçekleştireceği ziyaretle bu anlaşmaların kapsamını derinleştirmeyi amaçlıyor. Cohen'in bu ziyareti, hem bölgesel istikrar hem de ABD ile olan stratejik ilişkiler açısından büyük bir öneme sahip. Peki, bu görüşmeler hangi konuları kapsıyor ve Ortadoğu'daki siyasi dinamiklere ne gibi etkilere yol açabilir?
Abraham Anlaşmaları, 2020 yılında İsrail, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında imzalanarak o dönemdeki en büyük diplomatik gelişmelerden biri olarak tarihe geçti. Bu anlaşmalar sayesinde, bu ülkeler arasındaki ilişkiler güçlenirken, daha geniş bir Ortadoğu barışı hedefleniyordu. Ancak gelinen noktada, bu sürecin nasıl ilerleyeceği ve olası yeni katılımların olup olmayacağı merak konusu. Eli Cohen’in Amerika Birleşik Devletleri’ne yapacağı ziyaret, bu bağlamda büyük bir fırsat sunuyor. Cohen, Trump Yönetimi döneminde başlatılan bu süreci, Biden Yönetimi ile daha da derinleştirmek ve genişletmek istiyor.
Cohen’in görüşmelerinde, öncelikli olarak İran’ın nükleer programı ve bölgedeki etkisi gibi konuların masaya yatırılması bekleniyor. İran, Abraham Anlaşmaları sonrası gerilen ilişkilerdeki en büyük tehdit olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda, İsrail'in ABD ile olan ilişkileri, İran’a karşı alınacak önlemler açısından kritik bir nitelik taşıyor. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın da bu anlaşmalara katılımı, bölgedeki dengelerin değişmesine ve yeni bir güç dinamiği yaratmasına olanak sağlayabilir. İsrail’in bu süreçteki rolü ve ABD’nin potansiyel destekleri, Ortadoğu’daki geleceğe dair önemli ipuçları veriyor.
ABD Başkanı Joe Biden, göreve geldiği günden beri Orta Doğu'daki politikalarını şekillendirme çabasında. Eli Cohen’in ziyaretinin, Biden Yönetimi’nin Buharlı diplomasi çabalarına katkıda bulunması bekleniyor. Biden, bölgede barışı sağlamak ve stratejik ortaklıkları güçlendirmek adına bazı önemli adımlar atmayı planlıyor. Cohen’in ziyaretinin, bu Federal Yönetim ile ilişkileri nasıl yönlendireceği merakla bekleniyor. Ayrıca, ABD Kongresi’nde İsrail'e olan destek her daim güçlü olsa da, iç politikaların da bu ilişkiler üzerindeki yansımaları bilinmezliğini koruyor.
Böylesi bir süreçte, iki ülke arasında güvenliğin güçlendirilmesi ve ekonomik iş birliklerinin artırılması da ön planda olacak. Cohen’in görüşmeleri sırasında ayrıca, turizm, ticaret ve teknoloji alanlarındaki iş birliklerinin artırılması da gündeme gelebilir. Abraham Anlaşmaları’nın genişlemesi yolunda olası yeni katılımlarla, bölgesel işbirliklerinin pekişmesi, sonuç olarak bölgedeki çatışmaların azalmasına ve kalıcı bir barış ortamının sağlanmasına katkıda bulunabilir.
Özetle, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’in ABD ziyaretinin, sadece Abraham Anlaşmaları bağlamında değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun geleceği açısından birçok detay içereceği öngörülüyor. Bu ziyaret, uluslararası ilişkilerdeki dengeleri etkileyecek ve bölgedeki gelişmeler açısından tarihi öneme sahip olabilir. Herkesin merakla beklediği bu gelişmeler, Ortadoğu'nun karmaşık yapısında yeni bir sayfa açacak gibi duruyor. Cohen’in, ABD ile yapacağı görüşmelerin sonucunda ortaya çıkacak olan stratejik kararlar, sadece İsrail değil, tüm bölge için bir dönüm noktası olabilir.