Son günlerde artan hırsızlık vakaları bir kez daha gündeme geldi. Ancak bu seferki olay, bir hırsızlık olayından çok daha fazlasını ifade ediyor. Görme kaybı yaşayan bir adamın, telefonunu çalmak üzere bir hırsız tarafından hedef alınması, toplumsal duyarlılığı sorgulatıyor. Bu olayın yaşandığı yer ise, insanların güvenli hissetmesi gereken bir alandı. Olayın detaylarına geçmeden önce, görme kaybı yaşayan bireylerin günlük yaşamda ne gibi zorluklarla karşılaştığını kısaca ele almakta fayda var.
Görme kaybı, bireylerin hayatlarını derinden etkileyen bir durumdur. Bu tür engellerle mücadele eden kişiler, günlük yaşamlarını sürdürebilmek için genellikle daha fazla çaba harcarlar. Algılamaları, hareket kabiliyetleri ve sosyal etkileşimleri kısıtlandığı için bu bireyler, toplumsal hayata entegre olma konusunda pek çok zorluk yaşar. Kısmı görme kaybı yaşayan bireyler, karşılaştıkları durumlardan daha fazla dikkat çekmekte ve bazı hırsızlık olaylarına daha açık hale gelmektedir. Olayın merkezi olan sokakta, yürüyüş yapan birçok insan, görme kaybı yaşayan adamın dikkatini çeken bir durumla karşılaştıklarında, empati duygularını yeniden sorgulama fırsatı buldular. Adam, sadece günlük yaşamını sürdürmekle kalmıyor, aynı zamanda bağımsız bir birey olarak toplumsal hayatta var olma mücadelesi veriyordu. Böyle bir bireyin telefonu çalındığında, çevresindeki insanlar için bu durum daha fazla travmatik bir hal alıyor.
Geçtiğimiz gün, kısmı görme kaybı yaşayan bir adam, dayanışma duygusu ile kendisine yönelen kalabalık arasında, alışveriş yapmak üzere yürüyüşe çıktı. Tanıdık seslerin arasında kaybolmamaya çalışırken, birdenbire arkasında beliren bir kişi, hızla yanına yaklaştı. Farkındalığı sınırlı olan adam, bu ani hareket karşısında ne yapacağını şaşırdı. Hırsız, hiç beklenmedik bir anda adamın telefonunu hızla alarak kaçmaya başladı. Diğer peşinde yürüyen insanlar, bu durum karşısında şok olsalar da, hırsız olay yerinden uzaklaşmakta kararlıydı. Adamın çığlığı, çevredeki insanların dikkatini çekmiş olsa da, hırsızın kaçışı daha hızlı oldu. Bazı kişiler hemen 112 acil servisine haber vermiş, diğerleri ise adamın güvenliğini sağlamak için koşarak arkasından gitmişti. Bu olay, sadece bir telefon çalınması hadisesi değil, aynı zamanda engelli bireylerin yaşadığı tehditleri ve riskleri de ortaya koyan bir durumdu. Olay yerinde toplanan kalabalık, hırsızın çokça tanınmadığını ve güvenlik kameralarının olay anında çalıştığını öğrendiğinde, güvenlik kaygılarını yeniden sorgulamaya başladılar. Bu tür olayların mahalle içinde yaşanması, insanların bu alanlarda güvenle dolaşmalarını tehdit ediyor.
Sonuç itibarıyla, bu olay sadece bir hırsızlık vakası olarak kalmamalı. Toplum olarak görme kaybı yaşayan bireylere karşı daha duyarlı olmalı ve onların haklarına saygı göstermeliyiz. Herkesin eşit şartlarda yaşama hakkı olduğu unutulmamalıdır. Bu olay, insanların engelli bireylere karşı gösterecekleri ilginin ve anlayışın önemini bir kez daha gündeme getirdi. Yarın biri bizim yerimize böyle bir durumla karşılaşabilir; bu yüzden herkesin dikkatli olması ve empati kurması gerekmektedir. Unutmayalım ki farkındalık, en büyük silahımızdır.