İstanbul'un kalabalık ve hızlı temposunda, sıradan bir dükkanın kapısı aralandığında gözlerimiz, vida ve dişlilerin bir araya getirildiği gizemli bir dünyaya dalıyor. 10 metrekarelik bu küçük atölye, yıllar boyunca zamanın nasıl geçtiğini ve geçmişin bugünkü yaşamımızdaki yeri hakkında ipuçları sunan bir mekan. Mimari güzelliği ve tarihi dokusuyla dikkat çeken bu dükkan, eski saatleri tamir eden ustası Zeki Bey’in emek verdığı bir yer. Zeki Bey, sadece bir saat tamircisi değil; tarihe tanıklık etmiş mekanizmaların ustası. Her bir saat, geçmişin güzel anılarını barındırıyor ve Zeki Bey, bu anıları yeniden canlandırmanın mutluluğunu yaşıyor.
Eski saatler, sadece zaman ölçen araçlar olmakla kalmayıp, geçmişteki yaşam şekillerini ve kültürel değerleri de yansıtan semboller. Zeki Bey’in tamir ettiği her bir saat, farklı bir hikaye anlatıyor. 19. yüzyıldan kalma bir avize saat ya da 1950'li yıllara ait mekanik bir saat, her biri dönemin ruhunu taşıyor. Zeki Bey, geçmişteki saatlerin sadece işlevlerine değil, aynı zamanda sanatına da olan hayranlığını dile getiriyor. "Bir saat tamiri, sadece bozuk parçaları değiştirmek değil; onun ruhunu yeniden kazanmasıdır," diyor. Eski saati onarmak, onun için bir sanat formu, zamanla yarışan bir tutku.
Günümüz dünyasında teknolojik gelişmeler hızla ilerlerken, eski saatlerin yeniden popüler hale gelmesi Zeki Bey'in işine olan ilgiyi artırmış durumda. İnsanlar, daha fazla kayıtsız kalamadıkları geçmişin sıcaklığını hissetmek ve bağ kurmak için eski saatlere yöneliyor. Zeki Bey, bu durum karşısında sevindiğini belirtiyor: "Eski saatler sadece birer aksesuar değil, geçmişle kurduğumuz bir bağ. İnsanlar artık bu değerlerin farkına varmaya başladılar." Dükkanında sadece saat tamiri yapan Zeki Bey, aynı zamanda geçmişin güzelliklerini sergilediği bir zaman yolculuğu sunuyor. Her tamir edilen saat, zamanla ilgili derin bir sohbetin kapılarını açıyor.
Zeki Bey, işini sürdürürken eski ustaların tekniklerini ve bilgilerinin yanı sıra, kendi yenilikçi yöntemleriyle de saatleri onarmayı başarıyor. Onun için her saat, bir başka dünyaya açılan kapı. Bir yıl boyunca üzerinde çalıştığı bir saat, zamanla şekillenen sabrın ve emeğin bir simgesi. "Bazen bir saati tamir etmek, aylar alabiliyor ama her seferinde bunu başarmanın verdiği mutluluk başkadır," diyor Zeki Bey.
Dükkanında eski saatleri tamir etmekle kalmayan Zeki Bey, burada yanında çalışan genç ustalara da mesleğin inceliklerini aktarıyor. Onun öğretileriyle yetişen bu gençler, eski teknikleri öğrendikçe, Zeki Bey'in işini daha ileriye taşımak için kendilerine yeni yollar çizmeyi de amaçlıyor. Zeki Bey, geleneksel bilgilerin modern yaklaşımlarla birleşmesi gerektiğine inanıyor. "Farklılıklardan beslenerek zenginleşen bir meslek grubu oluşturmalıyız," diyerek yeni nesillerin yetişmesine verdiği önemi vurguluyor.
İstanbul’un tarihi dokusunda, Zeki Bey’in küçük dükkanı, geçmiş ile geleceğin kesişim noktasında duruyor. Zaman zaman kapısı çalındığında, geçmişin hikayesine ortak olmak isteyen pek çok kişi içeri giriyor. İşte bu anlar, Zeki Bey için en değerli olanı. İnsanların gözlerindeki hayranlık, geçmişle kurdukları bağlar ve saatler üzerinden anlattıkları hikayeler, Zeki Bey’in işine duyduğu sevginin kaynağı. O, dükkanında yalnızca saat tamir etmiyor, aynı zamanda tarihin her anının kutlandığı bir mekân yaratarak, geleceğe umut ve sevgiyle bakmamızı sağlıyor.
Zeki Bey, işini geleceğe taşımanın yanı sıra, insanlara zamanın değerini anlamalarını sağlıyor. “Hayat kısa, zaman kıymetli. Onu iyi değerlendirmek gerek,” diyor. Zamanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bu sözleri, dükkanında geçirdiği her gün için geçerli. Zeki Bey’in azmi ve seyahati, yalnızca tamir edilen saatlerle değil, onların götürdüğü anılarla, geçmişin güzelliklerini yeniden gözler önüne seriyor. Onun hikayesi, eski saatler ile günümüz arasında bir köprü kurmakta. Ve belki de en önemlisi, zamanın geçiciliğine karşı bir hatırlatma niteliği taşıyor.
İstanbul’un göz ardı edilen köşelerinde, zamanla yarışan ustaların mekânları, geçmişle geleceği bağlayan birer köprü görevi görüyor. Bu köprüleri geçerken, Zeki Bey gibi ustaların yaptığı işlerin değerini bilmek ve geleceğin hayatına ev sahipliği yapan geçmişi korumak, hepimizin önemsemesi gereken bir sorumluluk. Zamanı durdurmanın imkânı yok, ama bu değerli anları gelecek nesillere taşımak için atılan her adım, kıymetli bir miras yaratıyor.